
Kıb-Tek bu ülkenin olmazsa olmaz kurumlarının başında gelir. Dışta birileri Kıb-Tek’in ‘Özerk’ olmaması ‘Özelleştirilmesi’ için uğraş verirken, içte de cep sevenler derneğine üye kişiler köküne kebap suyunu dökmek için uğraş veriyor. Ellerinde kazma kürek, karizmasına ve güvenirliğinin temellerini kazıp duruyor.
ÖNCE MANAS SAATLERİ
Cep sevenler derneğinin borularına ot tıkadığınız zamanda bunlar içte size cepe alarak yapmadıklarını bırakmaz. Biraz nostalji yaparak gerilere gittiğim zaman Kıb-Tek bir deniz, burada üreyen Somon balığını yemeyen keriz düşüncesinde olanlar oradan nemalanmak için hep çaba verip durdu. Önce az kullanana çok yazan, çok kullanana az yazan Manas saatlerini kuruma aldılar. Olmayınca saatleri ambara taşıdılar. Tabi Kıb-Tek denizindeki balıklar kerizlerin cebine, manaslarda ambara girdi.
TESADÜFEN İHALEYİ O İŞ ADAMI ALDI
Yüklüce bir ihale vardı. Başbakan Hüseyin Özgürgün, Kutlu Evren ve bir iş adamı (İsmi Bende) Acapulco’da özel bir odada yemek yedi. İhale sonuçlandı. Tesadüf bu ya o ihaleyi o iş adamı aldı. Girne’de bir rezidans da birilerinin tapusuna giriverdi iddiaları ayuka çıktı. Bende o zaman rezidansın resimlerini yayınladım kime ait olduğunu sordum ama cevap alamadım..
ŞARTNAMENİN SON MADDESİ BİR ŞİRKETİ İŞARET ETTİ
Sonra akıllı saatlerin ihalesi oldu. Şartnamede birinci madde ikinci maddeyi sonraki maddelerde bir birini götürürken, en son madde bir firmayı işaret ediyordu. Sayıştay salonundaki toplantıda bu durumu yönetim kurulu başkanı İsmet Akim’e sormuştum. İnceleyim dedi. İnceledikten sonra ihaleyi iptal etti. Sonra yeni ihale yapıldı. Akıllı saatlerin tanesine 130 dolar bedel biçilirken ihale iptal edilerek yeniden yapıldı. Hatırladığım kadarı ile akıllı saatlerin tanesi 90 dolar civarına falan inmişti. Hem halk hemde Kıb-Tek kazanmıştı. Sonrasında yine bir ihale vardı. Havada yine Somon Balığı kokuları vardı. Yazdık çizdik Hüseyin Hallaçoğlu mahkemeye başvurdu o ihale mahkeme tarafından iptal edildi.
9 MİLYONLUK BAĞIŞ
Kıb-Tek, alacağı olan 9 Milyon Törkiş Lirayı Cratos Otel’e bağışladı. Bunu da gündeme taşıdık. Ortalık darmadağın oldu. Sonrasında bu bağışın neden yapıldığı kimlerin bundan nemalandığı ve ne kadar somon balığı yenildiği ortaya çıktı.
YEDEK PARÇALAR AVRUPA YERİNE ÇİN’DEN
Avrupa’dan yedek parça getirilecek diye ihaleye çıkıldı. Şarnamede santrallere ait Yedek parçalar Avrupa’dan getirilecekti. Ama Çin’den getirildi. Hemde yönetim kurulu üyesi birisi tarafından. Yine yazdık çizdik yanlışı dile getirdik. Bunları mı söyleyelim yoksa LET Sokak lambalarını mı dile getirelim?
BU REZİLLİKLERİ YAZDIĞIMIZ İÇİN BİZDEN İNTİKAM ALIYORLAR
Sadede gelirsem, şahsen bugüne kadar Kıb-Tek’in özelleştirmesinin hep karşısında durdum. Hatta özerkleştirilmesi için kavga verdim. Ancak cep sevenler derneğine üyeler ham hum şorolopları kaleme aldığım ve bazı ihaleleri iptal ettirdiğim için beni ve yakınlarım target yaptı. Ne zaman Kıb-Tek’e gitsek oradaki dürüst arkadaşlar hep bana yahu sizler ile neden uğraşırlar diye soruyor. Buna anlam veremiyordum. Ama son yaşadığım olay cep sevenler derneği üyelerinin içeride benim ve oğlumla uğraştığını göstertti. İntikam yemeği soğuk yenilir diye arkadaşlar keyif ile o yemeği yemeğe çalışır.
BİR PROJE 7-8 AY BEKLETİLDİ
Oğlum, Mevlevi’de yeni bir damacana suyu üretme fabrikası inşa etti. elektrik için Kıb-Tek’e müracaat etti. Müracaatına projeyii de dahil etti. Proje parasını da ödedi. Ama projeyi salla babam salla 7-8 ay bekletildi. Döviz TL karşısında o sürede 3 kat artarken, 80-90 bin TL olan rakam 200 bin TL’ye çıktı. 200 bin TL’lik çek döviz artacak diye kabul edilmedi. Arsa, tanesi 250 bin TL olan iki kamyon verelim denildi o da kabul görmedi. Kısacası 15 Milyonluk yatırım ve 20 kişilik istihdam Kıb-Tek’in kendi yapacağı işi özel şirkete yaptırttığı için o şirkete söz geçirememesi nedeniyle askıda kaldı. Ülke için yapılan yatırım ve istihdamlar ile ilgili Cumhurbaşkanı ile Başbakanlığın üst düzey bürokratları yahu istihdam olacak yapmayın ricaları bile iplenmedi. Hatta olaya bu mihmanda yaklaşan ve tahahhütname yaparak bu işi çözelim diyen iyi niyetli yönetim kurulu başkanı ile yönetim kurulu üyeleri bile dikkate alınmadı
PEKİ BİZ NİYE ÖZELLEŞTİRMESİN DİYE BAĞIRIRIZ
Türkiye’de hatta Güney Kıbrıs’ta elektrik dairesi elektriği evine veya iş yerine kadar getirir. Harcamalar için senden para talep etmez. Özelleştirilmesin, Özerkleşsin dediğimiz Kıb-Tek’e üretimin yarısı Aksa yapıyor yani özel. Akaryakıt getirme işi özel. Elektrik direkleri ile kablo döşeme işi özel. Direk parası, kablo, elektrik saati ve işçilik parası döviz olarak özel şirkete ödenir. O özel bu özel peki Kıb-Tek’in özelleşmesin diye niye bir yerlerimizi yırtar da takke diye başımıza geçiririz. Aksa’ya ödenecek para devlet borcu olur. Bir yere elektrik götürülecekse bunu kurum çalışanları değil özel şirket yapar ve parasını ahaliden alır. Eeee bu noktada kurumun gideri olurmu diye sorsam.
KURUM PARA KAZANACAK AMA!…
Kurumda belli yerlere gelen insanlar bakandan yüksek maaş alırken, yanına gittiğiniz zaman burnundan kıl aldırmaz. Be arkadaş bir eve veya iş yerine elektrik getireceksin, kurum kullanılan elektrikten ayda 10-15 bin TL para kazanacak ve gelir sağlayacak diyorsun adam özel şirket izin vermiyor diyerek kurum yerine özel şirketi düşünüyor. Yahu sen Kıb-Tek olarak bir iş yerine veya bir eve elektrik getirmekle yükümlüsün. Tüzük ve yasanda o yazar. Şahıs ile şirket arasında sorun varsa onu çözmek mahkemelerin işi diyorsun adam kahvesini yudumlarken anlamsız gözler ile sana bakıyor. Peki elektrik bağlamayacaksan proje parası, trafo katkı parası ve diğer işler ile ilgili parayı benden neden alıyorsun diyorsun adam kahvesini yudumluyor..
DÜRÜST BİR YÖNETİM VAR AMA BİR TEK HATALARI VAR
Bakın Kıb-Tek’te bugün bence dürüst bir yönetim var. Ancak iyi niyet içteki bataklığı kurutmaya yetmez. Onların tek zaafları hala daha o mutlu küçük azınlığı denetleyememeleridir. İhalesiz işler hala daha tek bir şirkete veriliyor. Özel bir şirket sahibinin orda çalışan hemde yetkili birisine hakaret etmesini seni sürdürürüm demesine kulak tıkamasıdır. Haaa bu özel şirket sahibi bu cüreti nereden bulur diye sorarsanız onu da bilmem. Tek bildiğim kamudaki birimlerde sözü geçen hükümetin Kıb-Tek’te duvara toslamasıdır. Bu ülkede yatırmmış. Bu yapıyla mı? Haddi ordan
**
FIKRA
İKİ OLASILIK
Temel ile Dursun konuşuyorlardı…
Temel Dursun’a sorar:
– Savaş çıkarsa yandık galiba.
Dursun düşündü:
– İki olasılık var, dedi. Ya çıkar ya çıkmaz. Çıkmazsa mesele yok, çıkarsa iki olasılık var:
Ya çürüğe çıkarız ya askere alınırız. Çürüğe çıkarsak mesele yok,
askere alınırsak iki olasılık var: Ya geri cephe ya ileri cephe.
Geri cephede kalırsak mesele yok, ileri cepheye gidersek iki olasılık var:
Savaşı ya kazanırız ya kaybederiz. Kazanırsak mesele yok, kaybedersek iki olasılık var: Ya esir düşeriz ya ölürüz.
Esir düşersek mesele yok, ölürsek iki olasılık var:
Ya gömerler ya kağıt fabrikasına yollarlar. Gömerlerse mesele yok,
kağıt fabrikasına yollarlarsa iki olasılık var:
Ya gazete kağıdı ya tuvalet kağıdı. Gazete kağıdı olursak mesele yok, tuvalet kağıdı olursaaak… İşte o zaman yandık Temel!